Son yıllarda yapay zekanın (YZ) eğitimde uygulanması sadece teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda stratejik ve felsefi bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. YZ, geleneksel eğitim-öğretim modellerini değiştirmeye başlamıştır. Şöyle ki, kişiselleştirilmiş öğrenme imkanları, otomatik değerlendirme ve ders içeriğinin dinamik sunumu gerçeğe dönüşmektedir.
Yapay zeka eğitimi daha erişilebilir ve kapsayıcı hale mi getirecek, yoksa mevcut sosyal ve teknolojik farklılıkları daha da derinleştirecek mi?
Konuyla ilgili AzEdu.az'a açıklama yapan Azerbaycan, Rusya ve Türkiye'nin iktisat bilimleri doktoru, profesör Zahid Məmmədov, yapay zekanın çok ciddi bir yardımcı araç olduğunu belirtmiştir:
"İster öğretim sürecinde, isterse de bilimsel araştırmalarda, aynı zamanda öğretmenler için yakın bir dosttur. Ona görevler verirsiniz ve bu görevlerin doğru olduğunu bilgili, yetenekli bir profesör belirleyebilir. Elbette, bazen yanlış bilgi de verebilir. Bu yanlış bilgilerin önüne geçmek için elbette siz ondan daha iyi bilmelisiniz.
Evet, belirli aramalarda ve konularda YZ bize destek olur. Dünyada en güzel bilginin aktarılması profesör-öğretim elemanı kadrosuyla mümkündür. En güzel öğretimin yüz yüze benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada söz vicdanlı, ahlaklı öğretmenden bahsediyor. Bu açıdan bakıldığında, yapay zekanın öğretmeni ikame edemeyeceğini düşünüyorum. Önceki yıllardan farklı olarak öğretmen artık bilgi aktarmıyor, bir nevi orkestra şefi rolünü oynuyor. Öğretmenin elinde milyonlarca bilgi var. Bu bilgiler arasından en iyisini seçer.
Biliyorsunuz, bugün internette milyarlarca bilgi var. Bu bilgilerin doğru veya yanlış olduğunu nasıl bilebiliriz? Hangi kaynaktan faydalanmalıyız? Öncelikle yetenekli olmak gerekir. Yapay zekanın önünde çok büyük zorluklar var.
Dünya üniversitelerinin temel misyonu manevi değerleri ve vatandaşlık değerlerini aşılamaktır. Çok güçlü bir uzman yetiştirebilirsiniz, ancak vatandaş yetiştiremeyebilirsiniz. Üniversite en güzel vatandaşları yetiştirir".
