Azedu.az

12 üniversite bitiren 75 yaşındaki öğrenciden dünyaya MESAJ - RÖPORTAJ

Röportajlar ve söyleşiler

10 Aralık 2025, 15:20
12 üniversite bitiren 75 yaşındaki öğrenciden dünyaya MESAJ - RÖPORTAJ

Gazetecilik alanındaki yarım asırlık tecrübesi, eğitime olan sonsuz sevgisi ve öğrenmekten asla yorulmayan ruhuyla o, sadece bir medya temsilcisi değil, aynı zamanda gerçek bir hayat okuludur.

Türkiye vatandaşı olan bu kıdemli gazeteci, 50 yılı aşkın süredir kaleminin gücüyle topluma hizmet etmektedir. Ancak onu diğerlerinden ayıran sadece profesyonel faaliyeti değil, bugüne kadar tam 12 üniversitede eğitim alması ve hala okumaya devam etmesi, onu eğitime bağlılığıyla örnek bir şahsiyete dönüştürmektedir.

Bu röportajda onun hayat hikayesini, eğitime karşı sonsuz merakının nedenlerini ve gençlere verdiği tavsiyeleri dinleyecek, yaşın hiçbir zaman öğrenmeye engel olmadığını bir kez daha anlayacaksınız.

AzEdu.az Eğitim Portalı Ahmet Coşkunaydın ile iletişime geçerek röportaj yapmıştır.

Söz konusu röportajı sunuyoruz:

- Ahmet Bey, sizi okuyucularımıza daha yakından tanıtmak isteriz. Kendinizden bahsedebilir misiniz?

174058- Ben Ahmet Coşkunaydın, 28 Ocak 1950'de Kemaliye'de doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi İstanbul'da tamamladım. Yaklaşık 50 yıldır gazetecilikle uğraşıyorum ve dünyanın birçok ülkesinde gazeteci olarak çalıştım. Bunların arasında Moskova'da yaklaşık 20 yıl gazetecilik faaliyetim oldu. Bunun dışında Çin dahil olmak üzere, Güney Amerika'nın tüm ülkelerinde, ABD'de ve Avrupa'nın birçok ülkesinde röportajlar yaptım, seyahat notları hazırladım.

Hala yazarlıkla uğraşıyorum ve bir kitap üzerinde çalışıyorum. Yayınlanmış birkaç kitabım var, en meşhuru ise Çek Asina ile ilgili olanıdır. Halihazırda yaşadığım Moskova hakkında başladığım kitabı yıl sonuna kadar bitirmeyi planlıyorum. Aynı zamanda üniversitede öğrenci olarak eğitime devam ediyor, doktora derslerine katılıyorum.

“Öğrenci yaşını söylemez” deyip, yaşımı gizliyorum, ama 70 yaşın üzerindeyim. Bence, yaşın öğrenmeye hiçbir etkisi yoktur. Hatta kendime örnek olarak Almanya'da 102 yaşındaki bir kadının doktora okuduğunu misal gösteriyorum. İstanbul Üniversitesi'nde 89 yaşındaki öğrencisi olan hocalarım var. Hukuk fakültesinde okuyan bir öğrencinin hocası bana anlatmıştı ki, Almanya'da 94 yaşında hukuk eğitimi alan bir kişi de olmuş. Ben düşünüyorum ki, insan ömrünün sonuna kadar öğrenebilir, yeter ki arzu etsin.

- Bize çok merak uyandırıyor ki, eğitim aldığınız 12 üniversitede hangi alanlarda eğitim aldınız? Söz konusu üniversiteleri, uzmanlık alanlarını ve bu eğitimleri hangi ülkelerde aldığınızı bize detaylı anlatabilir misiniz?174057

- Bazen sayarken bile unutuyorum (gülüyor). En çok sevdiğim İstanbul Üniversitesi'dir. Zaten hala orada öğrenciyim. Öyle dönemler oldu ki, iki üniversiteyi aynı anda okudum. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirdikten sonra Gazetecilik Enstitüsü'ne girdim. Daha sonra biri İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, diğeri ise İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde olmak üzere iki yüksek lisans programını tamamladım.

Bunun yanı sıra, Devlet İdaresi, Uluslararası İlişkiler, Hukuk, Dış Ticaret, Ziraat, Veterinerlik gibi alanlarda da çeşitli lisans ve uzmanlık programlarını bitirdim. Halihazırda İstanbul Üniversitesi AUZEF'te Coğrafya lisans eğitimimin son dönemindeyim ve bitirme aşamasına yakınım.

Ben ayrıca Moskova Devlet Üniversitesi Asya-Afrika Enstitüsü (ISAA) ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi ile birlikte İstanbul Üniversitesi Radyo-Televizyon Yüksek Okulu'nda da ders verdim.

Türk gazeteci ve yazarım. Uzun yıllar medya sektöründe çalıştım, birçok önemli habere imza attım. Esasen dış politika, ekonomi ve toplumsal konular üzerine yazılar yazdım, çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarı oldum. Bunun yanı sıra, televizyon programlarında yorumculukla da uğraştım.

174054

Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirdikten sonra 1968 yılında İstanbul Üniversitesi'nde yükseköğretime başladım. Orayı tamamladıktan sonra Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde bir buçuk yıl akademik eğitim aldım. Daha sonra 1980 yılında Almanya'da Erlangen Üniversitesi Uluslararası İlişkiler fakültesine girdim, ancak o eğitimi tamamlamadan Türkiye'ye döndüm.

1975 yılında İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde eğitime başladım. 1994 yılında ise Moskova Devlet Üniversitesi Asya-Afrika Enstitüsü'nde Dmitri Yevgenyeviç Yeremeyev ile birlikte ders vermeye başladım. Türkiye'ye döndükten sonra 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Bahçecilik kursuna katıldım ve eğitimi tamamladım.

2010 yılında Anadolu Üniversitesi Adalet Yüksekokulu'na girdim. Aynı yıl eş zamanlı olarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde de eğitime başladım. Yaklaşık 2014 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldım. Bu dönemde paralel olarak Ziraat Yüksekokulu'nda da eğitimimi sürdürüyordum.

174061

2016 yılında (kesin tarih aklıma gelmeyebilir) Uluslararası Ticaret önlisans programına başladım. 2017–2018 yıllarında ise Devlet İdaresi lisans eğitimine devam ettim. Daha sonra Uluslararası İlişkiler uzmanlık alanını da bitirdim. 2018 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamladım.

Sonraki yıllarda İstanbul Üniversitesi AUZEF'te Coğrafya lisansını bitirdim. Halihazırda ise aynı üniversitede Tarih fakültesinde (4 yıllık) ve Yaşlılara Bakım – Geriatri (2 yıllık) programlarında eğitimimi sürdürüyorum. Saydığım eğitimlerin yaklaşık onunu zaten tamamladım. Bazen hangi programları bitirdiğimi tam hatırlamasam da, tüm liste kayıtlı şekilde mevcuttur.

Aklıma şimdi en çok sevdiğim bölümlerden biri geldi: Adalet Yüksekokulu. Orada hukukun esaslarını öğreniyorsunuz ve hukuk bilgileri diploması alıyorsunuz. Bunun yanı sıra, şimdi tarih okuyorum, Anadolu Üniversitesi'nde lisans, İstanbul Üniversitesi'nde ise Yaşlı ve hasta bakımı uzmanlığı üzerine eğitim alıyorum. Diyebilirsiniz ki, belki de unuttuklarım da var, ama fark etmez, tüm liste kayıtlı ve eğitime olan bağlılığım devam ediyor.”

- Hasta veya yaşlı bakımı uzmanlığını neden okuyorsunuz?

- Biz de yaşlanıyoruz, dünya yaşlanıyor, etrafımızdaki dost ve tanıdıklar da. Onlara yol gösterebilmek ve destek olmak için bu uzmanlığı okuyorum. Hem de pratik faydasını görüyorum – burada birçok bilgi ve beceriyi gerçek hayatta uygulamayı öğreniyorsunuz.

- En çok zevk alarak okuduğunuz uzmanlık hangisi oldu?

174055

- Coğrafyayı çok sevdim. Dört yıl okurken bir an önce bitsin diyordum, ama bitince de üzüldüm. Keşke bitmeseydi. Coğrafya sayesinde dünyayı, depremleri, çevre sorunlarını daha derinden anlıyorsunuz. Her şeyi daha iyi yorumluyor, başkalarına izah edebiliyorsunuz. Bu bakımdan coğrafya çok önemlidir. Ben seyahati de çok severim; gezerken coğrafya bilgileri gözümün önüne gelir ve seyahatlerden daha çok zevk alırım. Gittiğiniz ülkenin doğasını, toprağını, dağlarını, insanlarını, kültürlerini artık daha derinden anlayabiliyorsunuz.

Sonra düşündüm: coğrafyayı ne tamamlar? Dedim ki, tarihi. Şimdi de tarih okuyorum ve bundan büyük zevk alıyorum. Geçmişi öğreniyorsunuz, geçmişini bilen halk ise bugününü ve yarınını daha iyi anlayabilir.

Bunun yanı sıra, Adalet Yüksekokulu'nu da çok sevdim. Orada hukukun esaslarını öğreniyorsunuz - vatandaşlık hakları, ceza kanunları, Anayasa, mahkemelerin iş prensipleri. Bunlar günlük hayatın esasını teşkil eden bilgilerdir. Üniversiteler beni konferanslara davet ediyorlar ve öğrencilere mutlaka Adalet Yüksekokulu'nu okumalarını tavsiye ediyorum. Bence bu okullar para kazanmak için değil, güçlü ve bilgili yaşamak için gereklidir.

- Peki en çok zorluk çektiğiniz bölüm hangisi?

 - Belki de birçok öğrenci bunu duyduğunda incinecek, ama ben hiç zorluk çekmedim. Neden? Çünkü öğrenmeyi istiyordum. İstek olunca zorluk hissedilmez. Desem ki, zorluk olmadı, tam doğru olmaz. Örneğin, yüksek matematik okudum. Başlangıçta zor geldi, ama yıllar geçtikçe üstesinden geldim ve sonuçta çok rahat oldu.

Ama en zorlarından biri hangisi, biliyor musunuz?

- Hangisi?

- Ders yüksek seviyede Türkçeydi. 50 yıllık gazeteci olarak korktum ki, belki de geçemem (gülüyor). Gramer özellikle zordu, ama sonuçta bunun da üstesinden geldim.

- Eminim ki, eğitim almayı vazgeçmeden sürdürmeniz bazılarına şaşırtıcı geliyor. Size hiç bu yolda "yeter" diyenler oldu mu, onlara nasıl tepki verdiniz?

- Bazen profesör dostlarım bana şakayla derler ki, “Artık yeter, bu kadar eğitimi ne yapıyorsun?” Ben ise her zaman cevap veririm: “Yeni bilgi edinmenin size ne zararı var?” Örneğin, hukuk eğitiminden önce her hukuki sorumu bir avukata sormak zorunda kalıyordum. Şimdi ise çoğunun cevabını kendim biliyorum. Benim hayat kararım budur: ömrümün sonuna kadar okumaya devam edeceğim. 

12 farklı üniversitede eğitim almak size ne kazandırdı?

- En büyük kazancım özgüven oldu. İnsanın bildiği konu hakkında konuşması tamamen farklı bir histir. Bilmekle bilmemek arasındaki farkı küçük bir örnekle izah edeyim: yıllar önce Belgrad'daydım. Orada bir Türk ile tanıştık. Bana İstanbul hakkında konuşmaya başladı ve dedi ki, şehirde 20 milyon insan yaşıyor. Halbuki o zaman İstanbul'un nüfusu sadece 3,5 milyondu. Ben itiraz edince ise şöyle cevap verdi: “Bunu bana İstanbul'daki taksi şoförü söyledi, sen ondan daha mı iyi bileceksin?”

İşte, bilgiyle sadece duyulan bilgi arasındaki büyük fark.

Gelin ilk üniversite yıllarınıza dönelim. O dönemi nasıl hatırlıyorsunuz?

174053- Çok güzel hatırlıyorum. 18 yaşındaydık, hayat dolu, umutlu, geleceğe inançla bakıyorduk. O yıllardan 62 kişilik grubumuz vardı ve bugün de hepimiz birbirimizle iletişimdeyiz. Sık sık o günleri anıyoruz. Birkaç gün önce İstanbul Üniversitesi'nde fotoğraf çektirip onlarla paylaştım. Çünkü çoğu mezun olduktan sonra üniversiteye bir daha gitmemiş. O fotoğraflar da onların içindeki hasreti az da olsa hafifletiyor.

- Bir öğrenci olarak motivasyonunuz nedir?

174056- Bu, bir nevi hayata bağlı kalmaktır. Yeni bilgiler öğreniyorsunuz, beyniniz daima aktif kalıyor. Çok sevdiğim bir Alman profesörün güzel sözü var: “Üniversitede profesör ve öğrenci yoktur, sadece yaşı farklı öğrenciler vardır”. Yani herkes birbirinden öğrenir. Öğrenmenin sonsuzluğu ise insana inanılmaz bir zevk verir.

- Uzun yıllık tecrübeniz ve yaşınız sınıf ortamında ilişkilere nasıl etki ediyor? Öğrenci arkadaşlarınız ve hocalar sizi nasıl karşılıyor?

174062- Herkes bana büyük saygıyla yaklaşıyor. Bazı derslerde hatta şakayla “Ahmet Bey, siz cevap vermeyin” derler, çünkü konuların çoğunu önceden biliyorum (gülüyor). İletişim fakültesinde yüksek lisans okurken dekan Suat Gezgin beni her defasında “Ahmet Bey, hoş geldiniz” diye karşılardı. Çaylar getirilir, sohbet ederdik. Bu ilişki, bu atmosfer benim için ayrıca bir zevkti.

Aile hekimim Sema Hanım beni takip edip o da okumaya başladı. Birçok insana eğitim almak için ilham verdim. Yaklaşık 100 kişiyi öğrenci yaptım. İstanbul Üniversitesi benimle özel bir program bile hazırladı. Bundan gurur duyuyorum.

- Eminim ki, eğitim aldığınız üniversitelerde sizden küçük hocalarınız olmuştur...

- Elbette. Birçok profesör “abi” diye hitap ediyordu. Ama ben bilginin karşısında baş eğiyorum. Yaşın hiçbir önemi yoktur.

- Sizin yaşlarınızda sizden daha çok üniversite okuyan var mı?

174063

- 65 yaşından sonra ben 12. üniversitemi okuyorum. Bu dünya rekorudur. 60 yaşından sonra daha çok okumaya başladım ve bununla gurur duyuyorum.

- Hangi dilleri biliyorsunuz?

-İngilizce, Almanca, Rusça dillerini ana dilim gibi biliyorum. Arapça dilini de biliyorum. Geçen yıldan ise Bengal dilini öğrenmeye başladım.

- Eğitim dışında nelerle meşgulsünüz?

- Sinemaya gidiyorum, sergilere gidiyorum. Mesleğim gereği sık sık basın toplantılarında bulunuyorum, yeni bilgiler öğreniyorum. Vaktim her şeye yetiyor.

- Uzun yıllar öğrenci olarak farklı fakültelerde eğitim aldınız. Bugün üniversitelerde sizi en çok ne rahatsız ediyor? Eğitimde hangi eksiklikleri görüyorsunuz?

174060

- Çok şey. Dersler hayattan kopuk, pratikten uzak. Öğretmen sadece dersi izah etmemeli; hayattan örnekler getirmeli, öğrenciye dünya görüşü kazandırmalıdır. İstanbul Üniversitesi Eczacılık fakültesinde profesör Ayhan hoca bize sadece ders vermezdi, insanlığı ve hayatı öğretirdi. Kimya öğretmenimiz Mustafa hoca hakkında ise saatlerce konuşabiliriz. Keşke bu tür öğretmenlerin sayısı daha çok olsaydı.

- Gençlere eğitim ve kendini geliştirme ile ilgili en önemli tavsiyeniz ne olurdu?

- Yenilikleri takip etsinler, teknolojiyi, özellikle de yapay zekayı öğrensinler. Bir konuyu yüzeysel değil, derinden araştırsınlar. Çünkü her yeni bilgi insanı zenginleştirir. Hatta bir ek dil bilmek bile toplum için değerdir; buna “beşeri servet” denir.

Bu kadar eğitimden sonra yeniden üniversite okuma planınız var mı?

- Evet. Gücüm ve sağlığım elverdiği müddetçe okumaya devam edeceğim. Sosyoloji üzerine lisans okumayı düşünüyorum. Benim için teslim olmak, durmak yok.

Azərbaycanlı trollar Ərdoğana HÜCUM - Bununla şantaj edirlər
SORĞU
İlin ən yaxşı ali məktəb sözçüsü - kimi seçirsiz?
Səs ver
Son HaberlerDaha fazla